Turkey / Türkiye

Türkiye, Avrupa’da bağımsız gazetecilik ve yenilik çabalarının en az on yıldır ciddi baskıya maruz kaldığı en önemli örneklerden biri. Son yıllarda deneyimli gazetecilerin girişimleriyle kurulan multimedya platformlarının ortaya çıkışı ile bağımsız yayın camiası dijital bir dönüşüm geçiriyor. Yayın içerikleri, daha çok görüş ağırlıklı köşe yazıları ve video formatıyla politika ve ekonomideki gündelik  gelişmelere odaklanıyor.

Reklamlar, okuyucu ve izleyici kitlesinin destekleri yeterli derecede sürdürülebilir gelir kaynağı oluşturamadığı için işletme modelleri büyük ölçüde uluslararası gazetecilik hibesi veren kuruluşlardan gelen desteklerle ayakta kalabiliyor. YouTube bu alana yeni girenler için ana platform olurken, genç kitlelerin katkısıyla gelir elde etmeyi ve daha yüksek etkileşim almayı sağlayan bir video prodüksiyonu stüdyosuna dönüşebilme avantajını da sunuyor.

GENEL BİLGİ

Rehberdeki medya kuruluşları
17
Kuruluş türü
  • Kâr amacı gütmeyen: %17,6
  • Kâr amacı güden: %41,2
  • Hibrit: %11,8
  • Henüz şirketleşmemiş/tescil edilmemiş: %29,4
Kurucularının cinsiyeti
  • Erkek: %66,7
  • Kadın: %33,3
Kapsadığı içerik türü
  • Hiper yerel: 0
  • Uluslararası: 1
  • Yerel: 0
  • Ulusal: 14
  • Bölgesel: 2

Pandemi, ekonomik istikrarsızlık, dezenformasyon ve savaşın neden olduğu ve birçok kişinin “medyanın imhası” olarak tanımladığı bir ortamda, giderek artan sayıda bağımsız haber kuruluşları ortaya çıktı.

Köklü bir geçmişe sahip haber medyası son on yıl içinde ekiplerini küçültürken, Avrupa çapında yeni kurulan dijital medya kuruluşları hızla yayıldı ve habercilikte boş bırakılmış alanları doldurmayı, ilgisini yitirmiş kitleleri kendine çekmeyi ve hayati bilgileri paylaşmanın denenmemiş yollarını bulmayı başardılar. 

Bu araştırmanın gerçekleştirildiği 40’ın üzerindeki ülkenin siyasi, ekonomik ve dilsel farklılıklarına rağmen Project Oasis rehberinde yer verilen 540 dijital medya kuruluşu çok sayıda ortak zorluk ve fırsatlarla aynı anda karşı karşıya.

Kilit bulgularımız arasında şunlar var:

  • Genç kitlelere hitap etmek için sosyal medyayı kullanıyorlar, sansürden kaçmak için güncel haberleri Telegram üzerinden gönderiyorlar ve gazetecilikte gözardı edilmiş topluluklara erişmek için yurttaş haberciliği konusunda toplumu eğitiyorlar.
  • Bu kuruluşların yüzde 85’inden fazlası göç, sığınmacılar, toplumsal cinsiyet ve feminizm gibi konular da dahil olmak üzere toplum ve insan haklarının haberleştirdikleri temel konuları oluşturduğunu söyledi.
  • Yüzde 50’den fazlası araştırmacı gazeteciliğe kaynak ayırıyor ve çoğu sınır ötesi hikâyeleri anlatabilmek için ortaklıklar kuruyor.
  • Bu raporda ele alınan medya girişimlerinin kurucularından yüzde 58’inden fazlası kadın. İş birliğine çok yatkınlar ve çoğunun iki veya daha fazla kurucu ortağı var.
  • Kurucu kadro içerisinde hem  kadın hem de erkeklerin  olduğu medya kuruluşları, yıllık ortalama 509.740 avroyla en yüksek gelirlere sahip. 
  • İş geliştirmeye yatırım yapan kuruluşların, kurdukları yapılar daha sürdürülebilir özellikte. Gelir kaynakları oluşturmakla yetkili en azından bir çalışanı olan medya kuruluşları, bu görevde kimseyi istihdam etmeyenlere göre yıllık ortalama altı kat daha fazla gelir elde ediyor: Bu gelirler yıllık 95.629 avroya kıyasla 598.539 avro olarak görülüyor. 
  • Bu araştırmada yer alan medya kuruluşlarının yarısından fazlası kâr amacı gütmeyen kuruluşlar. Kâr amacı güden girişimlerin çoğu da elde ettikleri kârla doğrudan gazeteciliğe yatırım yapmakta kullanıyor.
  • Kâr amacı gütmeyen medya kuruluşlarının ana gelir kaynakları sırasıyla; hibeler, bireysel bağışlar ve abonelik. Kâr amacı güden kuruluşların birincil gelir kaynakları ise reklam, web sitesi abonelikleri ve hibeler.
  • Geliri çeşitlendirmek kilit önem taşıyor ancak çok fazla kaynak olması daha başarılı olunacağı anlamına gelmiyor. Sürdürülebilirliği ve bağımsızlığı sağlamak için iki ile altı arasında farklı gelir kaynağına sahip olabilmek en uygun seçenek görünüyor.
  • Dijital medya kuruluşları, topluluklarına sıkı sıkıya bağlı gönüllüler tarafından yürütülen küçük start-up’lardan, her ay milyonlarca sayfa görüntülemesi elde eden ve yılda milyonlarca avro gelir kazanan, kârı yüksek çok platformlu işletmelere kadar değişiyor.
  • Bu çalışmada yer alan medya kuruluşlarının bazıları 20 yılı aşkın bir geçmişe sahip olsa da, yarısından fazlası son on yılda yayına başladı. 2016’nın en fazla sayıda kuruluşun yayın hayatına başladığı yıl olduğu saptandı.  

Sürdürülebilirliği elde etmek zor ve başarının da basit bir formülü yok. Ancak görüştüğümüz medya liderlerinin çoğu, kitlelerine hizmet etmek için ihtiyaçları olan desteği bulmanın bir şekilde mümkün olduğunu kanıtlıyor.

“Oligark da yok, ödeme duvarı da yok. Sadece sizin bağışlarınız ve bizim çalışmamızla.” 2009 yılında kurulan Çek dijital medya kuruluşu “Deník Referendum”un sloganı böyle.  Genel Yayın Yönetmeni Jakub Patočka, bu yöntemi bize şöyle açıklıyor: “Yazıların altında yorum bırakarak tartışmaya katılmak isteyen okuyucular ücret ödüyor. Bu yaklaşım mütevazi bir gelir yaratıyor ve ayrıca tartışma kültürünün inşa edilmesine de yardım ediyor.”

Üyelerden gelen katkılarla finanse edilen medya kooperatifleri, rehberimizde yer alan yayınlardan bazılarının kullandığı ilginç bir model. Birleşik Krallık’ta “The Bristol Cable” kooperatifinin üyeleri aynı zamanda “demokratik hissedar”. Bu kavram  kuruluşun yıllık genel toplantılarına katılabilecekleri, içerik politikalarına karar vermek için oy kullanabilecekleri  ve icracı olmayan yönetim kurulu üyeliklerine adaylıklarını koyabilecekleri anlamına geliyor.

Rehberimizi oluşturmak için ele aldığımız medya girişimlerinin çoğu gazeteciler tarafından, genellikle sınırlı kaynak ve iş deneyimiyle kurulmuş, yine de kurucular belirtilen ve daha pek çok başka zorluklara rağmen önümüzdeki yıllarda büyüme beklediklerini söylüyorlar.

Medya sektöründe çalışan okuyucular için bu girişimlerin bazıları tanıdık olabilir. Gene de Avrupa’daki bazı ilham verici örnekler arasında sizi şaşırtacak kuruluşlar bulacağınıza inanıyoruz. Bununla birlikte Project Oasis’in bu ilk versiyonunun, Avrupa rehberimize eklenmesi gereken tüm medya kuruluşlarını içerdiğini iddia etmiyoruz.

Bu çalışmada ulaştığımız sonuçların çoğu önceki araştırma projelerimizin bulgularıyla tutarlılık içerisinde. Araştırmanın bağlamını daha kapsamlı ortaya koyabilmek  ve karşılaştırma imkânı sunabilmek için raporun bütününde yukarıda belirtilen kilit bulguları ayrıntılarıyla ele alıp inceliyoruz.

Bu araştırma projesi, SembraMedia olarak 2015 yılında Latin Amerika, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde İspanyolca konuşan toplulukların benzer yapıdaki medya kuruluşlarını incelerken geliştirdiğimiz bir metodoloji kullanılarak gerçekleştirildi. 2022 yılında Project Oasis’e başladığımızdan beri projede yerel deneyime sahip 34 araştırmacı da dahil olmak üzere 60’ın üzerinde insan çalıştı ve 30’u aşkın dilde medya kuruluşlarını gözden geçirdiler, analiz ettiler ve görüşmeler yaptılar.

Bu raporun ve medya kuruluşları rehberinin nihai olmadığını ve Avrupa’daki tüm bağımsız dijital medya kuruluşlarını kapsamadığını unutmamak gerekir. Bu aşamanın, gelişmeye devam edecek bir araştırma projesinin ilk adımı olmasını umut ediyoruz.

Yoğun işleri arasında araştırmacılarımızla konuşmak için zaman ayıran medya liderlerinin yenilikçi ruhundan, kararlılığından, cesaretinden ve sıklıkla ödüllere layık görülen gazetecilik çalışmalarından ilham alıyoruz.

Daha önce yapılan çalışmalardan da öğrendiğimiz kadarıyla, Project Oasis rehberinde yer alan kuruluşların benzeri  girişimlerin ön plana çıkarılması, medya liderlerinin bilgi paylaşımı ve iş birliği yapmasına ve çalışmaya devam edebilmelerine; ayrıca ihtiyaç duydukları ve hak ettikleri hayati desteği alabilmeleri adına kurumlar nezdinde daha görünür olmalarını ve tanınmalarını sağlamaya yardım ediyor.

Basın özgürlüğü

Türkiye’deki medya sektörü için ‘zor durumda’ demek hafif kalır. Medya kontrolünü ele geçirme vakaları ve devlet yetkililerinin bir zamanların köklü yazılı basın ve TV kuruluşları üzerindeki baskısı, farklı kurumlar tarafından araştırmalarla ortaya kondu (bkz. Columbia Journalism Review, Reuters). Böyle bir ortamda bağımsız yayınlar, hükümet yanlısı medya kuruluşlarına karşı sıfırdan alternatif medya ekosistemleri inşa etme çabası içerisinde. Hükümetin isteklerine göre şekillenen piyasa yapısı göz önüne alındığında, iyi gazetecilik yapmayı hedefleyen medya şirketleri bağımsızlıklarını korumak için sürdürülebilir işletme modelleri kurarken büyük zorluklarla karşılaşıyor. 

Committee to Protect Journalists verilerine göre Aralık 2022 itibariyle Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 40. Justice for Journalists’e göre 2021 yılında 545 gazeteci yargılandı ve büyük çoğunluğu, kamunun bilgi edinme hakkını engellemeyi hedefleyen davalara maruz kaldı. Görüşme yapılan medya liderlerinden biri durumu şöyle ortaya koyuyor: “Türkiye’deki her gazeteci farklı ölçeklerde otosansür uyguluyor.” 

Rehbere Türkiye’den on yedi dijital medya kuruluşu dahil edildi.

Bağımsız medya liderleri arasında kuşak farkı var. Geçmişteki köklü medya kuruluşlarında çalışmış gazetecilerin başlattığı multimedya haber platformları, yayın içeriklerini sürdürülebilir işletme modellerine dönüştürmekte zorlanıyor. Bunun tam tersine, bazıları kendini gazeteciden ziyade ‘medya girişimcisi’ olarak konumlandıran, dijital dünyaya doğmuş yayıncılar, bir içerik stüdyosu gibi hareket ederek gelir sağlama amacıyla aldıkları etkileşime ve paralı işbirliklerine öncelik veriyor. Kadın editör ve yöneticiler görev yapsa da, kadın kurucular çok nadir.

Yakın zamanda yayın hayatına başlayan medya kuruluşları, web sitesi yayınlarından kaçınarak öncelikle sosyal medyada yayın yapma yaklaşımını benimsedi. Birçok medya lideri, artan kitle etkileşimine rağmen sitelerindeki görüntüleme oranlarının son yıllarda düzenli bir düşüş sergilediğine dair endişelerini dile getirdi. YouTube’daki kısa belgeseller ve açıklayıcı videolar ile Instagram’daki görsel ağırlıklı paylaşımlar, hızlı etkileşim içine giren bir kitle inşa etmenin sürdürülebilir yöntemi olarak öne çıkıyor. TikTok, 24 yaş altı (yaklaşık 13 milyon) nüfusa ulaşabilmek  için giderek daha cazip bir platform olarak görülüyor.

 Yayın kuruluşlarının içeriklerini yaygınlaştırma stratejileri arasında, birden fazla sosyal medya platformunu farklı amaçlarla kullanmak var. Bazı kuruluşlar kitleleri ile düzenli iletişim için Discord kullanırken canlı yayın için Twitch, Instagram ve YouTube ağırlık kazanıyor. “Mesele Ekonomi” YouTube kanalının kurucu ortaklarından Semih Sakallı, potansiyel reklam verenlerle doğrudan bağlantı kurulmasını sağlayan LinkedIn’in önemine vurgu yapıyor. 

Hibeler, bağımsız medya kuruluşlarının ana gelir kaynağını oluşturuyor. Kuruluşların çoğu, uluslararası gazetecilik hibeleri sayesinde çalışmalarına devam edebiliyor. Özellikle  European Endowment for Democracy hibeleri, dijital medya yayın organlarının kurulması, yayına başlaması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için hayati bir kaynak sağlıyor. 

İsmini vermek istemeyen bir medya lideri, açıkça şunları söylüyor: “Hibeler olmadan bağımsız medya kuruluşlarının burada hayatta kalması imkânsız.” Kuruluşların çoğu finansal olarak büyük oranda hibelere bağlı şekilde ayakta dururken bazıları “yabancı ajan” olmak veya yabancı ülkelerin çıkarlarını savunmak gibi suçlamalarla sürekli hedefe konuluyor. 

Diğer bir medya kurucusu da hibe fonlaması kaynaklı “kara propaganda” nedeniyle bağışçılarının isimlerini kamuyla paylaşmadığını belirtiyor. Türkiye’den rehbere dahil edilen medya kuruluşlarının büyük çoğunluğu, hem çevrimiçi hem çevrimdışı mecrada uzun zamandır süregelen tehdit kampanyaları nedeniyle ekiplerinin ve gelir kaynaklarının bilgisini paylaşmıyor. Bazı medya liderleri başta çok istekli olmasalar da tam zamanlı çalışanlarının sayısını artırmak veya teknik ekipman alabilmek için nihayetinde hibelere başvurmak zorunda kaldığını söylüyor. Kurumların neredeyse tamamı geleceğe yönelik strateji planlamalarında, hibelerin bütçedeki tüm gelirler içerisindeki ağırlığını azaltmayı hedefliyor.

Siyasi kutuplaşma topluluk oluşturmayı önceleyen bağımsız gazetecilik için büyük zorluklar doğururken, kuruluşlar sadece belirli demografik kitle ile kısıtlanmaktan endişe duyuyor. Ülkenin ekonomisindeki kötü gidişat, izleyici gelirini korumayı da zorlaştırıyor. “Fayn Stüdyo” kurucusu Şükrü Oktay, “İzleyicilerden ücret isteyebilmek için çok tatmin edici bir içerik sunmanız gerekiyor; kapsamlı bir ekip ve ciddi bir yatırım olmadan bunu başarmak zor,” diyor. YouTube kanalı aboneliği en sık rastlanan üyelik modeliyken, Patreon üzerinden kitle fonlaması da bazıları için bir gelir kaynağına dönüşmüş vaziyette. 

İçerik stratejileri, günlük ve hatta saatlik haber döngülerinin hızlı aktarımına odaklanıyor. Yetersiz finansal kaynaklar ve izleyicilerin son dakika haberlerini tercih etmesi nedeniyle kapsamlı araştırma projelerine ve anlatıya dayalı gazetecilik içeriklerine çok sık rastlanamıyor. Reportare sitesinin kurucusu Sinan Dirlik, 10 yıl boyunca uzun metin formatında röportaj yayınladıktan sonra YouTube kanalı açma kararını şöyle açıklıyor: “YouTube’a kayıtsız kalamadık çünkü insanlar okumaktansa izlemeyi tercih ediyor.” Makale ve inceleme içeriklerine ağırlık veren yayın kuruluşları, çok cüzi telif ücretleri karşılığında bu işi yapan serbest çalışanların emeğine dayanıyor. 

Türkiye, 2023 yılının ortalarında genel seçime gitmeye hazırlanıyor. Project Oasis kapsamında görüşme yaptığımız medya liderlerinin büyük çoğunluğu siyasi bir değişim  ihtimalinde reklam gelirlerinde kayda değer bir artış olacağını umut ettiklerini dile getirdi. Fakat mevcut koşullar göz önüne alındığında, Türkiye’deki bağımsız dijital medyanın, yakın gelecekte uluslararası medya desteği ve gelişim programlarının hibe desteğine büyük ölçüde ihtiyaç duymaya devam edeceğini söylemek gerçekçi olur. 

Son güncelleme: Ocak 2023